Görüşmede, COVID-19 pandemisine ilişkin küresel ve bölgesel
gelişmeler, ülkemizde yürütülen çalışmalar, Türkiye’deki aşı çalışmaları ve
aşılama programı ile salgın sonrası dönemin şekillendirilmesi gibi birçok konu
ele alındı.
Sözlerine
“Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın gösterdiği liderlikten ve alınan kararlı
önlemlerden, COVID-19 vakalarının düşürülmesine kadar bütün çabalardan dolayı
sizi tebrik etmek isterim” diyerek başlayan DSÖ Avrupa Direktörü Kluge,
uluslararası anlamda gösterilen iş birliği ve dayanışma için Türkiye’ye
teşekkür etti. Türkiye’nin 100’den fazla ülkeye ve onlarca uluslararası örgüte
destek verdiğini vurgulayan Kluge, “COVID-19 aşılamasını hızlı bir şekilde
gerçekleştirmenizden dolayı sizi tebrik etmek isterim” dedi ve bu çabanın
küresel anlamda hızlandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Bakan
Koca konuşmasında salgını yenmenin yolunun sıkı ve çok hızlı bir aşı çalışması
olduğunu vurguladı ve “Türkiye olarak aşı temin politikamız ve aşılama
faaliyetlerimizi sıkı bir şekilde ulusal önceliklendirme planımız doğrultusunda
yürütüyoruz. Kendi aşımızı geliştirme çalışmalarımız bütün hızıyla devam
ediyor. Aşılama konusunda oldukça iyi bir konumda olduğumuzu belirtmek isterim.
Sonbahara kadar yürüteceğimiz etkili kampanyalarla oldukça önemli bir yol kat
edeceğimizi düşünüyorum. Bugün için de günlük 1 milyon doz aşıyı geçeceğimizi
tahmin ediyorum” dedi.
Türkiye’nin
mevcut durumda DSÖ’nün COVID-19 Aşı Takip Listesi’nde klinik safhada 4,
ön-klinik safhada ise 16 aşısı bulunduğunu hatırlatan Koca, “Bu aşıların
geliştirilmesi ile birlikte halkımızın ve küresel insanlığın faydasına
sunulması noktasında Türkiye olarak üzerimize düşeni yapacağımızdan ise hiç
şüpheniz olmasın” dedi.
Bakan
Koca sözlerini şöyle sürdürdü:
“İçinde
bulunduğumuz şu günlerde pandeminin akut döneminin bitmeye yakın olduğunu ve
tünelin ucundaki ışığı görmeye başladığımızı düşünüyorum. Bu pandemi toplumlarımızı
birçok açıdan etkiledi ve ciddi sarsıntılara neden oldu. Ekonomi ve turizm gibi
birçok sektör de pandemi nedeniyle ağır darbeler aldı. Tüm ülkeler bu
sorunların içerisinden çıkmak için büyük bir gayret gösteriyorlar. Ancak, bu
durum ciddi bir sorunu ve tehdidi de beraberinde getiriyor. Ekonomik kaygılar
ve beklentiler doğrultusunda insan sağlığını korumaya yönelik gibi görünen
önlemlerin bir araç olarak kullanıldığı, siyaset malzemesi yapıldığı, halk
sağlığı açısından çok tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Bu durum DSÖ başta
olmak üzere biz sağlıkçıların hepsine çok önemli sorumluluklar yüklüyor.
Yaptığınız seyahatler ve görüşmeler sırasında bu kaygıyı paylaşacağınızdan hiç
şüphe duymuyorum.”
Yazarlar
Resim Galerisinden