Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla
gerçekleşen 12. Olağan Genel Kurul’da başkanlığa Orhan Aydın yeniden seçildi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu
Aslanları İş Adamları Derneği’nin (ASKON) 12. Olağan Genel Kurulu’ndaki
konuşmasında, genel kurulun ülkeye, millete ve iş dünyasına hayırlı olmasını
diledi.
Milli kalkınmanın güçlü adı olma yolunda emin adımlarla
ilerleyen ASKON’u kurulduğu günden beri yakından izlediğini dile getiren
Erdoğan, Türkiye çapındaki 8 bin üyesi, 10 milyar doların üzerinde ihracata
sahip 20 bini aşkın işletmesi ve 1 milyondan fazla istihdamıyla ülkenin önde
gelen sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelen ASKON’un mensuplarını
tebrik etti.
Erdoğan, Orhan Aydın’ın başkanlığında yeniden oluşan yönetim
kuruluna Allah’tan muvaffakiyetler niyaz ederek, ASKON’un faaliyete geçtiği
günden beri hep ülkenin, milletin ve devletin yanında yer aldığını kaydetti.
Bu güzide derneğin Anadolu’nun bağrından çıkıp önce
bölgesinde sonra da Türkiye’de ve nihayet dünya çapında büyük başarılara imza
atan iş insanlarını temsil ettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
“Kazanırken hakkı ve hakkaniyeti gözetme anlayışıyla
çalışan, üreten iş insanlarımız tarafından kurulup büyütülen ASKON son dönemde
de bu ilkeli tavrıyla farkını ortaya koymuştur. Konumu, bereketi, potansiyeli,
medeniyetler inşa eden siyasi, ekonomik ve sosyal iklimiyle her dönem
insanlığın gözdesi olan Anadolu, ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu
vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu aslanları kavramını
önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde ve bünyesinde
hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese ülkem ve milletim
adına şükranlarımız sunuyorum. Bugüne kadar olduğu gibi inşallah bundan sonra
da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı
sürdüreceğim.”
“Ülkeyi büyüme rotasına sokmanın mücadelesini veriyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süredir Türkiye ekonomisini
yüksek faiz, yüksek enflasyon sarmalından kurtarıp yatırım, istihdam, üretim,
ihracat, cari fazla yoluyla büyüme rotasına sokmanın mücadelesini verdiklerini
anlattı.
Bu mücadelede en büyük güç kaynaklarının her alanda ülkeye
19 yıldır kazandırdıkları altyapısı ile müteşebbisinden çalışanlarına kadar
insanların dinamizmi olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Dünyada uzunca bir süredir gelişmiş ülkeler tarafından
kurulan kendilerine ayrı, gelişmekte olan ülkelere ayrı, az gelişmiş ülkelere
ayrı uygulamalar içeren çifte standartlara dayalı bir ekonomik sistem vardı. Bu
çarpık ve dengesiz sistem pek çok yerde yaşanan insani trajediler karşısında özellikle
sergilenen haksız ve adaletsiz duruş yanında 2008 küresel finans ve 2020
koronavirüs salgını krizleriyle kökünden sarsılmıştır. Türkiye olarak bu
sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve ‘Dünya 5’ten büyüktür.’
diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık. Yeni küresel
yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik.
Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı, istihdam ve istikrar odaklı yeni
ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye teksif ediyoruz.”
“Döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol
altına aldık”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üretim, istihdam,
ihracat tarafında işlerin yolunda gittiğini, organize sanayi bölgeleri,
fabrikalar ve tesislerin harıl harıl çalıştığını ve ürettiğini belirterek,
şunları kaydetti:
“Bu süreçte elbette önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son
dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz
dalgalanma, diğeri de fiyatlardaki fahiş artıştır. Aldığımız tedbirlerle bu iki
sorundan döviz kurundaki anlamsız dalgalanmayı önemli ölçüde kontrol altına
aldık. Kurun yıl sonu hesap kapatmaları sebebiyle bugünlerde tekrar oynamaya
başlaması, geçici bir durumdur. Yılbaşından itibaren kurun, bu hafta başındaki
gibi makul bir seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Bunu sağlamak
için elimizdeki imkanları da kullanacağız. Amacımız hem iş insanlarımızı hem de
vatandaşlarımızı 1 ay, 6 ay, 1 yıl, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve
tasarruf kararlarını buna göre verecekleri bir güven ve istikrar iklimine
kavuşturmaktır.”
“Biz Türk lirası ile hareket edeceğiz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven ve istikrar ikilisinin
unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, kuruluşlarından itibaren ekonomik
anlayışlarını bu iki kavramın üzerine yerleştirdiklerini söyledi.
Bir süredir yaşanan gelişmelerin, kur üzerinden ülkenin ve
milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanların, bunun
bedelini ağır bir şekilde ödemek mecburiyetinde kalabildiklerini gösterdiğini
aktaran Erdoğan, yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülü olduklarını ama ülkenin ve
milletin selameti için doğru olanı yapmanın da boyunlarının borcu olduğunu
ifade etti.
Erdoğan, faizlerin düşük, kurun istikrarlı, enflasyonun
aşağı yönlü, yatırımın, üretimin ve ihracatın coşkulu bir şekilde artış
gösterdiği, gençler başta olmak üzere, herkesin çalışacak iş ve dolayısıyla
hayatını sürdürecek gelir sahibi olduğu bir ekonomik işleyiş inşa ettiklerini
belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yeni sistemde kazançlarını artırarak ülkemizi cari fazlaya
geçirecek firmalarımız bunu sürekli yeni yatırıma, yeni istihdama dönüştürerek
bizi hedeflerimize daha da yaklaştıracaktır. Ülkemiz sanayi ve turizmin
lokomotifi olduğu bu sürece girmiştir ve hızla yol almaktadır.
Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi
paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve
tavsiye ediyorum.
Şunu unutmayalım; biz, kendi paramızı ölçü olarak
almadığımız sürece her zaman batmaya mahkumuz. Türk lirası bizim paramız. Biz
onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, yok bu dövizmiş, bunlarla değil.
Biri de, hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, faiz aşağı, faiz yukarı.
Arkadaşlar, artık lütfen bu işi kitabımızdan bir defa çıkaralım. Faiz zengini
daha zengin, fakiri daha fakir yapar, bunu bilecek, buna inanacağız. Bununla
yolumuza devam edeceğiz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımızdan da
kendi paramız dışında bir finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Bu
paketi açıkladığımız günden itibaren mevduatlarda dövizden kendi paramıza ciddi
bir dönüş başlamıştır. Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın hem
vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının
işaretlerini görüyoruz.”
“Saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduk”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisine serbest piyasa
mantığına aykırı şekilde kur üzerinden yöneltilen yurt dışı kaynaklı
saldırıları etkisiz hale getirecek mekanizmaları kurduklarını hatırlatarak,
şunları kaydetti:
“Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt
içi talepten kaynaklanan ani, sert ve rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar
yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Elbette bütün bunları,
serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan ülkemizin küresel ekonomik sistemle
güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Aynı şekilde tasarruf yöntemi olarak
altını tercih eden vatandaşlarımızı, ellerindeki bu değeri finans sistemimize
dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altında tutulan 5 bin ton altının ne kadarını
ekonomimize kazandırabilirsek, ülke ve millet olarak gücümüz o derece
artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma
sürecini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve çoğu defa onu da aşan fahiş
fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemizde elimiz o derece güçlü
olur.”
“Faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inandığımız gün
başarılı olacağız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyon ve fahiş fiyat
artışlarının en önemli bahanesi olan kurdaki dengesiz yükselişi ortadan
kaldırdıkları için artık bu alanlarda da hızlı bir normalleşme beklediklerini
aktardı.
Enflasyon ve fiyatlardaki fahiş artış, kurdaki yükselişten
değil de bütçe açığından kaynaklansa işlerinin daha da zor olacağını dile
getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bak, yine söylüyorum; faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna
inandığımız gün başarılı olacağız. Birilerinin dediği gibi ‘Enflasyon sebep,
faiz neticedir.’ Böyle bir yanlış olamaz. Batı’nın bu kapitalist anlayışına
maalesef kendini kaptıranlar hala burada sürüp gidiyorlar. Arkadaşlar bizim de
bir değerler silsilemiz var değil mi? Bu değerler silsilemize eğer inanıyorsak
o zaman biz Batı’nın bu kapitalist mantığıyla onların bu kapitalist anlayışıyla
biz hareket edemeyiz. İsrail’e bir bakın. İsrail’i bir değerlendirin. Acaba İsrail
kendi içinde faiz-enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor? Buyurun şu anda
Amerika’ya bakın. Amerika’da faiz nerede? Enflasyon nerede? Gelin Batı’ya.
Almanya, Fransa. Buralarda faiz nerede, enflasyon nerede? Kendi ülkemize
bakıyoruz. Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar
hala faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu
can bu tende oldukça iddiayla söylüyorum. Faiz sebeptir, enflasyon neticedir.”
“Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok”
“Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok.
Hatta öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz.” bilgisini veren
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bunun için enflasyon ve fiyat artışları hızla düşecek
derken temennimizi değil, teknik bir hakikati, mutlaka olması gereken bir
durumu ifade ediyoruz. İnşallah çok yakında bunu da hep beraber göreceğiz.
Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar, nasıl bunun acı faturasıyla
yüzleştiyse aşırı fiyat artışına tevessül edenlerin durumu da farklı
olmayacaktır. Yaptığımız son düzenlemeyle kendi paramızın getirisini dövizdeki
muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen
manipülasyonların da önüne geçmiş oluyoruz. Ülkemizi hedeflerine doğru
kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, sosyal kaos
denemeleriyle, gizli, açık ambargolarla, diplomasi çemberleriyle
vazgeçiremeyenler döviz kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama
başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız nas. Ve
biz bu nasla hareket ediyoruz. Bununla hareket ettiğimiz sürece biz
başaracağız. İnşallah hayata geçirdiğimiz yeni ekonomik programlarımızla bu
silahı da devre dışı bıraktık, bırakıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yıllardır gelişmekte olan
ülkelerin hemen hepsine uygulanan oyunlara karşı kendini, hem dışarıda hem
içeride güvence altına alacak yeni ekonomik sistemiyle tüm vaktini ve
enerjisini kendi hedeflerine yöneltme imkanına kavuştuğunu söyledi.
Vatandaşlardan ve iş dünyasından ülkenin bu tarihi atılımına
destek vermelerini beklediğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu ülke hepimizin, bu devlet hepimizin. Elde ettiğimiz kazanımlar
hepimizin olduğu gibi uğradığımız kayıpların bedelini de hep birlikte
ödediğimiz unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle,
emperyalistlerle yaptığımız mücadelede mesele nasıl Tayyip Erdoğan veya şu
parti, bu parti meselesi değil, tüm Türkiye’nin bekası meselesiyse bugün de
ekonomide aynı mücadeleyi veriyoruz. Demokraside, temel kalkınma ve hizmet
altyapılarında, güvenlikte, ülkemizi çıkardığımız seviyenin nimetlerinden 84
milyonuyla, 81 vilayetiyle hep birlikte istifade ettik, ediyoruz. Bugün de
ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirme mücadelesini
başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden
yine hep birlikte yararlanacağız.”
“Aşamayacağımız hiçbir engel, hiçbir tuzak yoktur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sebeple hiçbir ayrım yapmaksızın,
her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına “Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için
gelin, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi
mücadeleye destek olun.” çağrısında bulunduklarını anımsatarak, şöyle devam
etti:
“Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi bir şekilde
yayılan yanlış, yalan, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun.
İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Girişimciyseniz
yeni yatırımlar yaparak destek olun. Çalışabilecek durumdaysanız en yakından,
en kolayından başlayarak istihdama katılarak destek olun. Sanayiciyseniz
makinelerinizi daha çok çalıştırıp, üretiminizi arttırarak destek olun. İhracat
yapıyorsanız mevcut pazarları genişleterek, yeni pazarlar bularak teslim.
Turizmciyseniz önümüzdeki sezona daha güçlü şekilde hazırlanarak destek olun.
Çiftçiyseniz daha çok ekerek, daha çok hayvan besleyerek, daha çok mahsul elde
ederek destek olun. Küçük işletmeciyseniz, esnafsanız, ekmek teknenize daha
sıkı sahip çıkarak destek olun. Ticaret erbabıysanız, aldığınız, sattığınız
ürünlerin fiyat dengesini kısa vadeli yüksek kazanç hırsıyla değil, kendinizin
ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun.
Emekliyseniz, ev kadınıysanız, geçiminizin ve evinizin bereketini artıracak
yöntemlerle destek olun. Velhasıl, her birimizin bu mücadeleye vereceği bir
destek mutlaka bulunuyor. Biz, milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri
olduğumuzda, kardeş olduğumuzda, hep birlikte Türkiye olduğumuzda, Allah’ın
izniyle üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mücadele, aşamayacağımız hiçbir
engel, hiçbir tuzak yoktur.”
Bunu geçmişte yaşadıkları nice hadisede hep beraber
gördüklerini aktaran Erdoğan, “Kendi paramıza sahip çıkarak, rahmetli Özal’ın
döneminde bunu gördük. Kendi paramıza sahip çıktık. Bütçe disiplinini koruyarak
daha çok üretmek ve ihracat yapmak suretiyle cari dengeyi fazlaya çevirerek
inşallah ekonomide de aynı neticeyi elde edeceğimize yürekten inanıyorum.”
dedi.
“(CHP) Partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle
hortluyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke için böylesine
büyük ve tarihi devrimleri hayata geçirmenin gayretiyle gece gündüz
koştururken, birilerinin de akla ziyan iddialarla, çocuksu davranışlarla kendi
kalibrelerini sergilediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
“CHP’nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün
güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu
görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi
eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasına
randevu istedi. Merkez Bankası, kendisine randevuyu verdi, gitti. Kendisi brife
edildi fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı.
Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk. Arkadan İstatistik
Kurumu’ndan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu, randevu vermedi. Ne dedi?
Dedi ki ‘Siz imtihanı kaybettiniz.’ Niye? ‘Merkez Bankasına gittiniz. Orada
içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu,
sır bir kurumdur. Siz burada da aynı yollara başvurursunuz. Talebiniz neyse
bize bildirin. Biz sizin talebinize gerekli cevabı veririz.’ dedi. Ve bunlar
kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler, orada gösteri yaptılar. İçeri
giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne
kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın, başında
bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor.”
“Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak
ediyorum”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milli Eğitim
Bakanlığı önünde yaptığı açıklamaya da değinen Erdoğan, şunları aktardı:
“Sosyal medyadan ‘Yarın şuradayım.’ diyerek, kapısına
dayandığı kamu kurumlarına, emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda
kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığında yaşadık. Halbuki, aynı
partinin TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri
20. Milli Eğitim Şurası’na katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde
Meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri,
Bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP’li milletvekilleri
iştirak etmedi. Milli Eğitim Bakanımız, çeşitli vesilelerle sık sık Meclis’e
gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkündür. CHP’nin
amacının, Milli Eğitim Bakanlığına gidip orada Bakan’la ve Bakanlık
bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye
sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden,
karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP’nin başındaki zatın, bu eşkıyavari
baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa
çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla
mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele
gidemeyeceksin, bitti artık. Her şeyden önce, devletin kurumlarına gidebilmek
dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi,
Savunma Bakanlarımı gönderdim.
Yeri geldi Dışişleri Bakanımı gönderdim.Gidin brife edin,
bilgilendirin diye ama sen adam değilsin ya. Dürüst değilsin dürüst. Sana
Dışişleri Bakanı’nı gönderen, sana Savunma Bakanı’nı gönderen bu Cumhurbaşkanı
her noktada ‘Merkez Bankası bağımsız değil.’ diyordun. Hem Merkez Bankası da
seni kabul etti, buyur demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin
ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii.
Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir
fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyor.”
“Milletimiz, bu zorbalara hak ettikleri dersi ilk fırsatta
sandıkta verecektir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel başkanlık ve milletvekilliği
sıfatını bir kenara bırakarak, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma,
istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını
belirterek, şunları kaydetti:
“Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler
çıkıyor. Atalarımızın ‘Üzüm üzüme bakarak kararırmış.’ dediği gibi bunlar da
Kandil’in kuklası, yoldaşlarıyla otura kalka, edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa
benziyorlar. Kandil’i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı
geleceksin? Kandil’deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe dolaşan adam sen
değil misin ya? Ankara’dan İstanbul’a onlarla birlikte yürüyen sen değil misin
ya? Senin neren onlardan kopuk? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe
oluyorsun. Kandil’dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu
kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe
oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı
kurdunuz bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz? Milletimiz kendi
değerlerine düşmanlığı, kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım
öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsatta sandıkta
verecektir.”
Yazarlar
Resim Galerisinden