‘Sorunların çözümü
daha çok adalet ve özgürlükten geçiyor’
“Ülkemizdeki tüm sorunların çözümünün daha çok adaletten ve
daha çok özgürlükten geçtiğine inanıyoruz. Türkiye’yi dünyadaki demokratik
ülkeler ligine yükseltmekte kararlıyız. Gelir dağılımında adaletin tesis
edildiği, hak ve özgürlüklerin doyasıya yaşandığı bir ülkenin anahtarını
cebimizde taşıyoruz. Seçim günü geldiğinde, bu anahtar tam demokratik
Türkiye’nin kapısını açacak.”
‘Bugün, otokrat bir ortaklığın iktidarı var’
“İktidar ortakları sözde bir ekonomik program aşağı, bir
başka ekonomik program yukarı, bomboş işlerle kamuoyunu oyalamaya çalışıyor.
Hem oyalıyorlar hem de oyalanıyorlar, çünkü sorunu çözme kapasiteleri yok.
Adını doğru koyalım: Bugün otokrat bir ortaklığın iktidarı var. Bunun adı tam
anlamıyla otoriter yönetimdir. Sayın Erdoğan, krizlerin ortağı Bahçeli ve 28
Şubatçı Çin muhibbi Perinçek ile birlikte ülkeyi görülebilecek en hukuksuz
dönemlerden birine sokmuş durumda. İktidardaki otoriter ortaklık ülkemizi çok
ciddi bir gerileme sürecine hapsetmiş durumda.”
‘PCR testi kararı nasıl bir keyfilik?’
“Yarın neyin ne olacağını kimse tahmin bile edemiyor. Bu tip
yönetimlerde öngörülebilirlik olmaz. Hukuk belirsiz, dış politika belirsiz.
Yönetimdeki zihniyetin anlık keyfine bağlı. Eğitim öyle. Sağlık bile öyle. Daha
geçen gün uçaklarda PCR testi zorunluğunu kaldırdılar; ertesi gün geri
getirdiler. Bu kararı kimler, nerede, nasıl alıyor? Nasıl bir keyfilik? Burada
insan canı, sağlık söz konusu. Bu kadar önemli bir kararı bir ileri bir geri
adımlarla alabilir misiniz? Her alanda otoriter ortaklığın ve zihniyetin
sonuçlarını yaşıyoruz.”
‘Dünyada olduğumuz masa hemen hemen kalmadı’
“Dün ‘darbe destekçisi’ dediklerine resmî törenlerle
karşılama yaptıklarını görüyoruz. Koskoca Türkiye, artık dünyada iş birliği
yapılacak bir aktör olarak görülmüyor. ‘Ne yapacağı belli olmayan,
zararlarından sakınılması gereken bir ülke’ muamelesi yapılıyor. Benim dış
işleri bakanlığı yaptığım dönemde dünyada olmadığımız hemen hemen masa yoktu.
Şu anda ise dünyada olduğumuz masa hemen hemen kalmadı.”
‘3-5 milyar toplayacağım diye uğraş, bir ayda bunu cayır
cayır yak…’
“Memleketin kaynakları cayır cayır yakılıp tüketilince borç
almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalırsınız. Katar’dan, BAE’den swap
anlaşmalarıyla borç almak için uğraşmadılar mı? Sadece aralık ayında yaktıkları
döviz 17 milyar dolar. Oradan buradan 3-5 milyar, 10 milyar toplayacağım diye
uğraş, sonra bir ayda bunu cayır cayır yak. Ne uğruna? Sadece ‘Cumhurbaşkanı
konuştu, döviz düştü’ dedirmek için. Yazıktır, günahtır. Siz kimi
aldatıyorsunuz? Sadece birkaç gün içerisinde 9 milyar doların satıldığını
öğrendik. 14 yılın toplamında sadece 8 milyar dolarlık döviz müdahalesi yapan
bir Merkez Bankası vardı.”
‘Liyakatin yerini sadakatin aldığı bir ülkede
başaramazsınız’
Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ’deki bilgisayar mühendisliği
öğrencileriyle yapılan bir araştırmanın sonuçlarını paylaşan Babacan şunları
söyledi:
“Sonuç kahredici… 165 öğrenciye soru soruluyor. 152’si Türkiye’den
gitmek istiyor. İçlerinden 130’u ‘Geri dönmeyi düşünmem’ diyor. Bu ülkeyi bu
hale getirenlerin ‘Nerede hata yaptık da bu ülkenin insanlarını kendi
vatanından soğuttuk?’ diye düşünmesi lazım. Yerli ve millî diye diye her alanda
yerli ve millî krizler çıkarttılar. Türkiye’nin yerli ve millî bir eğitim,
adalet ve ekonomik krizi var. Bütün sorumluluğu ve yetkiyi kendi üzerinde
toplayan cumhurbaşkanı bu durumun da tek sorumlusu. Eğer, ülkemizi ileriye
taşıyacak gençlerin hayalini başka ülkeler süslüyorsa, bu ülke orta gelir
tuzağından kurtulamaz. Liyakatin yerini sadakatin aldığı bir ülkede, siz
ağzınızla kuş tutsanız başaramazsınız.”
‘Gençler kaliteli bir hayat istiyor’
“Gençler özgürlük istiyor. Gençler adalet istiyor. Gençler
refah istiyor. Gençler kaliteli bir hayat istiyor. Gençler Batı’daki, ilerleyen
Asya’daki akranlarıyla benzer imkanlara sahip olmak istiyor. Liyakate değer
verildiğini görmek istiyor. Gençler, seslerinin duyulmasını istiyor. Gençler
tweet likelayınca, fikrini söyleyince ‘Başıma bir iş gelir’ diye korkuyor.
Gençlerin çığlığını duyuyoruz. Gençlerin haklı çığlıklarını duyurmaktan onur
duyuyoruz.”
‘Ülkenin en başarılı insanlarının kaçması ekonomiyi vuruyor’
“Ekonomideki sorunlar sadece yanlış ekonomi uygulamalarının
sonucu değildir. Hukuk, dış ilişkilerdeki tutarsızlık ve itibarsızlık,
eğitimdeki eksiklik gelip ekonomiyi vuruyor. Bu ülkenin en başarılı
insanlarının ülkeden kaçıyor olması gelip ekonomiyi vuruyor. Bütüncül,
kapsayıcı bir çözüm gerekiyor.”
‘Ülkenin kadim sorunlarını çözmezseniz ekonomi düzelmez’
“Siz ülkenin kadim sorunlarını çözmezseniz, Kürt meselesini diriltirseniz, Alevi meselesine kulak kabartmazsanız, ekonomi falan düzelmez. Hayal görürsünüz. Çünkü bu meseleler, özünde bir demokrasi meselesidir. Demokrasi olmadan ekonomi asla düzelmez. Güçlü ekonominin yolu; hukuktan, adaletten, demokrasiden, özgürlükten, eğitimden ve itibardan geçer.”
Yazarlar
Resim Galerisinden