, ancak erken teşhis ve tedavi ile körlüğün önlenebildiğini,
yeni tedavi yöntemleri sayesinde görme kaybı riskinin oldukça azaldığını
bildirdi.
Türkiye’deki göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji
Derneği, Behçet hastalarının yaşadığı görme kayıplarını engellemek için
hastaları bilinçlendirmek üzere farkındalık yaratma çalışmalarını sürdürüyor.
Türk Oftalmoloji Derneği Uvea-Behçet Birimi Başkanı Prof. Dr. Pınar Çakar
Özdal, yeni tedavi yöntemleri sayesinde Behçet hastalarının yaşadığı görme
kayıplarının artık önüne geçebildiklerini söyleyerek, “Behçet hastaları
bilmelidir ki, bu hastalık tedavi edilebilir bir hastalıktır. Yeter ki erken
teşhis edilsin, yeter ki erken tedavi edilsin. Hastaların kontrollerini ihmal
etmemesi ve tedaviye gösterdikleri uyum körlüğün engellemesinin en önemli
koşulu” dedi.
Dünyada en fazla Behçet hastası Türkiye’de
Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Türkiye’nin dünyada en fazla
Behçet hastası olan ülke olduğuna, hastalığın sadece gözü değil, aynı zamanda
damarları, sinir sistemini, cildi, mide-bağırsak sistemini etkileyen bir
hastalık olduğuna dikkat çekerek, “Ataklarla seyreden bu hastalık kalıcı
hasarlar bırakıyor. Özellikle gözdeki hasarlar sebebiyle genç yaştaki
hastalarda görme kaybına sebep oluyor. Göz hekimleri olarak Behçet hastalarının
hem teşhisi hem de tedavisi konusunda hastaları bilinçlendirmeye ve
tedavilerini aksatmadan devam ettirmelerini sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Tedavi edilebilir bir hastalık
Prof. Dr. Pınar Çakar Özdal, Behçet üveitinin tedavi
edilebilen bir hastalık olduğunu, erken teşhis ve tedavinin hayati önem
taşıdığını sözlerine ekleyerek şöyle konuştu: “Eskiden çok daha fazla körlükle sonuçlanıyordu,
çünkü tedavi yöntemleri ve imkanları sınırlıydı, sadece kortizon tedavisi
uygulanıyordu. Ancak şimdi daha fazla tedavi yöntemlerimiz ve olanaklarımız
var. Hastaların bilinçli olmaları ve tedavilerine uyum sağlamaları en önemlisi.
Hastalar bilmeli ki bu hastalık tedavi edilebilir, yeter ki erken teşhis edilsin
ve erken tedavi edilsin.”
Üveit hastaların yüzde 25’i Behçet hastası
Göz tutulumu Behçet hastalığının en önemli
tutulumlarındandır ve yüzde 70’e varan sıklıkta görülmektedir. Behçet hastalığı
gözde üveit denilen, tekrarlayan ataklar ve iyileşme dönemleri ile seyreden göz
içi iltihap yapmaktadır. Üveit oldukça geniş kapsamlı bir kavram olup, çok
çeşitli hastalıklarla ilişkili olabilir. Behçet hastalığı ülkemizde en sık
karşılaştığımız üveit nedenini oluşturmaktadır. Yaptığımız çok merkezli bir
çalışma ülkemizdeki üveit hastalarının yüzde 25’ini Behçet hastalarının
oluşturduğunu göstermiştir.
Behçet hastalığına bağlı üveiti diğer üveitlerden ayırt
etmemizi sağlayan karakteristik göz bulguları vardır ve tecrübeli göz
doktorları Behçet üveiti tanısını çoğu zaman sadece muayene ile
koyabilmektedir. Hastalık, tek gözde başlayabilse de genellikle her iki gözü
etkilemektedir. Behçet üveiti, iltihabi bulguların ani olarak başlaması, takiben
iyileşmesi ve tekrar nüksetmesi şeklinde tipik bir seyir göstermektedir. Ancak
bu atakların her biri gözde az ya da çok bir hasar bırakabilmekte ve görmeyi
tehdit eden komplikasyonlar gelişebilmektedir. Hastalar genellikle gözde
kızarıklık, bulanık görme veya görme kaybı, uçuşmalar, gözde ve göz çevresinde
ağrı şikayetleri ile başvururlar. Ancak hiç kızarıklık olmadan ani görme kaybı
gelişmesi de sık rastlanılan bir durumdur.
Behçet hastalarının gözünden şikayeti olmasa dahi 6 ayda bir
göz muayenesi yaptırması önerilir. Eğer göz şikayeti olursa acilen doktora
başvurmalıdır. Üveit tanısı konmuş olan hastaların kontrol muayenelerinin
sıklığı ise hastalığın aktivitesine ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak
değişir.
Behçet hastalığı nedir?
Behçet Hastalığı nadir görülen ve vücutta birçok sistemi
tutan bir hastalıktır. İlk olarak 1937’de Türk dermatolog Dr. Hulusi Behçet
tarafından, ağızda aft, genital ülser ve üveit (gözün iltihabi hastalığı)
birlikteliği olan bir sendrom olarak tanımlandığı için onun adı ile
anılmaktadır.
Behçet hastalığının tarihi İpek Yolu boyunca yaygınlaştığı
düşünülmektedir. Tarihi İpek Yolu, Akdenizin doğu kıyılarından başlayıp Hazar
Denizinin güneyinden geçerek, Orta Doğu ülkelerinde sonlanmaktadır. Günümüzde
hastalığın en sık görüldüğü ülkeler; Türkiye, Uzak Doğu ve Orta Doğu
ülkeleridir. Görülme sıklığı Japonya’da 1/10.000 iken, Türkiye’de
42/10.000’dir. Hastalık en sık olarak 30-40 yaşlarında görülmektedir. Bazı
toplumlarda kadın ve erkekleri eşit oranda etkilese de ülkemizde en çok
erkeklerde görülmekte ve erkeklerde daha ağır seyretmektedir. Üretken çağındaki
genç nüfusu etkilemesi ve vücuttaki birçok organ ve sistemi tutması hastalığın
önemini daha da arttırmaktadır.
Hastalığın kesin sebebi bilinmemekle birlikte, genetik bir
zeminde, çevresel faktörlerin de etkisiyle geliştiği düşünülmektedir. Behçet
hastalığının sık görüldüğü ülkelerden daha nadir olarak görüldüğü ülkelere göç
edenlerde, Behçet hastalığı görülme oranı düşmektedir. Bu da çevresel faktörlerin
Behçet hastalığında önemli bir yere sahip olduğunu desteklemektedir.
TOD Hakkında
Türk Göz Hekimlerinin resmi ulusal mesleki derneği olan
Türkiye Oftalmoloji Derneği (TOD), göz hastalıkları uzmanlarını ve bu konuda
uzmanlık eğitimi almakta olan hekimleri bünyesinde barındırıyor. 5 bini aşkın
üyesiyle ulusal göz sağlığına katkıda bulunmayı, üyelerinin mesleki ve bilimsel
alanlar başta olmak üzere her alanda gelişmelerini sağlamayı, haklarını
korumayı, halkın göz sağlığını ve mesleğin geleceğini tehdit eden etik ve bilim
dışı uygulamalarla mücadele etmeyi amaçlıyor. 1928 yılında kurulan derneğin
genel merkezi İstanbul’da bulunuyor.
Yazarlar
Resim Galerisinden